Çok sevdiğim bir etkinliğe katıldığım zaman, blogda yazmakta hep gecikiyorum, çünkü ne yazarsam yazayım duygularımı tam ifade edemeyeceğimi düşünüyorum. İşte Refika'nın Mutfağı'ndaki Koroplast buluşmasına katılalı da tam 1 ay olmuş, ben hala nasıl yazsam, ne anlatsam diye düşünmekten bir şey yazamamışım :)
Bu etkinlik için davet geldiğinde çok heyecanlanmıştım, Refika'yla bir türlü tanışamamış olduğuma üzülüyordum ve bir gün inşallah tanışıcam diyordum, işte o yüzden de haftaiçi olmasına rağmen iznimi kullanıp katıldım. Üstelik Koroplast markası bizim evin vazgeçilmezlerinden olduğu için daha da anlamlı bir buluşma olacaktı. Bu arada reklam falan değil, gerçekten buzdolabı poşeti, fırın kağıdı falan alacaksam başka bir marka alamıyorum, bir çeşit marka bağımlılığım var.
Refika'nın terasından muhteşem boğaz manzarası |
Beklenen gün geldiğinde, şansımıza nefis bir hava da ortama eşlik edince, Refika'nın Kuzguncuk'taki o muhteşem mekanında, terasta kahve içerek başladık güne... Anlatacak çok şey olunca yazması da zor oluyor demiştim ya, işte Refika'nın ailesine ait olan Simotas Binası bile başlı başına bir yazı konusu aslında... Kuzguncuk'ta 1923 yılında yapılan bu muhteşem binanın çeşitli sahipleri oluyor zaman içinde, sonra Birgül Ailesi'ne geçiyor ve Refika 30 yıldır uyuyan binada, uzun süren bir tadilata girişip yaşanır hale getiriyor. Hayran kaldık diyebilirim.
Sohbet muhabbet derken mutfağa geçtik, menümüz epey kalabalıktı ama Refika'nın müthiş enerjisi sayesinde hiç yorulmadan hepsini yapıp bir güzel de yedik :) Tüm tariflerde de en büyük yardımcımız Koroplast'ın ürünleri oldu.
Bu arada Refika'yı tanıyorsanız, yerel tatları, yerli üretimi, unutulmaya yüz tutmuş zanaatkarları ne kadar desteklediğini ve bu iş için ciddi emek harcadığını da biliyorsunuzdur. Hatta Refika'dan isimli satış sitesinde bizi de bu üreticilerle buluşturuyor. Koroplast'ın yerli üretici olması da Refika'yla markayı biraraya getiren sebeplerden biri. Eğer tüketici olarak yerli üreticileri desteklemezsek, piyasa Çin malı sağlıksız üründen geçilmez.
Turşu suyu ve pancarlı ayran yapıyoruz üstteki fotoda, nasıl ferah bir içecek anlatamam. Hem de koroplastın kilitli poşetinde çalkalayarak yaptık :)
Ardından yemek yaparken bir yandan da atıştırmak için kendimize lavaş pizzalar yaptık. Benim de daha önce blogda verdiğim bir tarif, mutlaka denemelisiniz.
Güllaçlı Kirpi Tavuk da hem farklı hem de lezzetli bir ana yemek oldu. Güllaç yapraklarını bu şekilde kullanmak kimin aklına gelir ki :)
Tatlı olarak çikolatalı lokumlu ısırmalık yaptık. Bunun da tarifini vericem ilk fırsatta. Normalde bisküvili mozaik pasta yapıyoruz hepimiz ama içine lokum koymak aklıma gelmezdi, çok nefis oldu.
Veee hepimizin favorisi kuskus risotto, düdüklü tencerede kısa sürede hazırlayıp afiyetle yedik. Tadına doyamadık. Yarın tarifi gelecek. Beklemede kalın :)
Son olarak, bize böyle harika, lezzetli bir gün yaşatan Koroplast'a, güleryüzü, samimiyeti ve misafirperverliği için Refika'ya sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Canım ne güzel anlatmışsın hikaye okur gibi okudum bir çırpıda :) Bende hafta içi olduğu için katılamadım ama resme bakınca sevdiklerimle bir arada olma fırsatını kaçırdığım içinde üzüldüm. Bende markayı tercih edenlerdenim ama bu kilitli poşetlerini görmemiştim. Harika görünüyorlar. Mamalarda nefis olmuş ellerinize sağlık olsun.
YanıtlaSilKocaman sevgiler
Çok teşekkürler canım benim, keşke gelebilseydin, epeydir görüşemedik bahane olurdu :) Kilitli poşetler çok işe yarıyor, ben Gökçe'nin küçük parçalı oyuncaklarını saklamak için de kullanıyorum ya da puzzle parçalarını :)
Sil