Gerilimin Hakkını Veren Bir Film: Prisoners

Blogumu yeni takip etmeye başlayanlar bilmezler belki, ben bir zamanlar izlediğim filmleri ve okuduğum kitapları da paylaşıyordum buralarda. Son film yazımın üstünden 10 ay geçmiş :) İzleyemeyince yorum da yazılamıyor tabii.

Yeni çocuğu olmuş arkadaşların, film izlemeyeli aylar oldu serzenişlerine tuhaf tuhaf bakar içimden de nolacak ki çocuk uyuyunca aç izle derdim. Öyle olmuyormuş maalesef, çocuk uyuyunca (uyursa tabii) yapılacak son şeylerden biri oluyormuş film izlemek. Zaten öyle yorgun olunuyormuş ki, film koysan da ilk yarım saatte uyumak garantiymiş :) Gökçe artık 10 aylık oldu, uykusu biraz daha düzene girdi de, yeni yeni başladık tekrar film izlemeye. 

Geçtiğimiz C.tesi, kuzucuk 21:30 da uyuyunca, yapacak da bir şey olmayınca, hadi dedim hemen bir film seçip izleyelim. Online film sitelerinden birini açıp göz attık, aslında ben eğlenceli kafa dağıtıcı bir şey aradım da bulamadım. "Prisoners"ta Hugh Jackman ve Jake Gyllenhaall  adlarını görünce, İMDB puanı da iyi olunca, tamam budur dedik.

Ve film başladıktan itibaren 2,5 saat boyunca gerilimin doruklarında dolaşıp, bir saniye bile gözümüzü kırpmadan izledik. Evet 2,5 saatlik bir film, ama bir an bile filmden kopmuyorsunuz. Allahım o nasıl bir gerilim, resmen tırnaklarımı kemirdim :) Bir ara durdur filmi kalbim dayanmıyor dediğimi hatırlıyorum. Tabii ki böyle nefis bir film izlediğimiz için, zevkten dört köşe oldum aynı zamanda. 

Kısaca filmin konusundan bahsedecek olursak; aynı mahallede oturan iki aile ve çocuklarının Şükran Günü'ünde bir araya gelmesiyle başlıyor film. Bir ara iki küçük kız, diğer evden bir şey almak üzere dışarı çıkıyor. Ve geri dönmüyorlar. Film bu iki kızın kaybolması/kaçırılmasıyla ilgili soruşturma sürecini anlatıyor. Konuya bakan özel dedektif, Jake Gyllenhaal tarafından canlandırılan, hiç bir davayı sonuçsuz bırakmamasıyla ünlü bir dedektif.

Kızlardan birinin babası rolündeki Hugh Jackman, filmde her zamanki gibi muhteşem bir oyunculuk sergiliyor, Jake Gyllenhaal ile karşılıklı döktürüyorlar resmen.

--------------- spoiler içerebilir  ---------------

Kızların kaçırıldığı gün sokakta karavanıyla bekleyen Alex şüpheleri üstüne çekmekle birlikte sorgulamada 10 yaşındaki bir çocuğun zekasına sahip olduğu için ve delil bulunamadığından serbest bırakılır, ancak Keller Dover (Hugh Jackman) buna ikna olmayacak ve kendi yöntemleriyle davayı sürdürmeye başlayacaktır.

--------------- spoiler içerebilir  ---------------

Baktığınızda çocuk kaçırma konusunu işleyen sıradan bir film gibi görünse de, konuyu işleyişi, muhteşem oyunculuklar, olağanüstü görüntüler ile çok ama çok sürükleyici bir film olmuş. Eksikleri yok değil, ama filmden o kadar keyif alıyorsunuz ki o eksikleri gözardı edebiliyorsunuz. Evet filmin sonunda bazı soru işaretleri ve çözülmeyen sorular kalıyor. Ama onca sene izlediğimiz Lost'ta bile çözülmeyen milyon konu yok muydu :)

Film bir çok dalda Oscar adayı olacaktır diye düşünüyorum. Görüntü yönetmeni de çok iyi iş çıkarmış, filmin geçtiği ortamı, atmosferi o kadar güzel yansıtmış ki, kendinizi filmin içinde hissediyorsunuz.

Sonuç olarak sağlam bir gerilim ve iyi oyunculuklar izlemek isterseniz bu filmi kaçırmayın.

* Yazılarına yorum yapmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilemiyorum diyorsanız, şurada detaylı anlatımı bulabilirsiniz.

* Yazdığın yeni yazılar mail adresime gelsin diyorsanız, şuraya mail adresinizi girin, sonrasında bir onay maili gelecek (spam'e düşebilir) o maili onayladıktan sonra işlem tamamdır.