Hazır haftasonu gelmişken, son dönem izlediğim filmler hakkında yazayım dedim. Belki siz de ne izlesek diye düşünüyorsunuzdur. Buyrun size bir kaç öneri;
LIFE OF PI (Pİ'NİN YAŞAMI) - 2012
Bu filmi anlatmak o kadar zor ki, herkesin söylediği gibi tam bir görsel şölen diyerek başlıycam ben de. Gerçekten görüntüler inanılmaz, öyle ki insan filmi izlerken dalıp gidiyor o muhteşem doğa manzaralarına.
Biraz gerçek biraz fantastik, fazlasıyla derinliği olan bir film. Yüzeysel olarak izlediğinizde de zevk alacaksınız ama derinliğinde yatan şeyleri keşfettikçe daha da seveceksiniz.
Genel olarak ne anlatıyor derseniz; Pi Patel Hindistan'da yaşayan, ailesi bir hayvanat bahçesi sahibi olan bir çocuk. Bir gün işleri artık iyi gitmediği için babası aileyi ve hayvanları toparlayıp bir gemiyle Kanada'ya doğru yola çıkar. Gemi açık denizde korkunç bir fırtınaya tutulur ve paramparça olur. O sırada bir filikaya atlamayı başaran Pi, gemide hayatta kalan tek insan olur. Ancak filikada yalnız değildir, bir orangutan, bir zebra, bir sırtlan ve bir de kaplan filikada onunla birliktedir. Kaplan tabii ki sirklerdeki eğitimli kaplanlardan değil, gayet vahşi ve yırtıcı. Filmde Pi'nin bu koşullarda hayatta kalma mücadelesini izliyoruz.
Zevkle izledim, tekrar izleyebilirim. Size de tavsiye ediyorum, mutlaka hoşunuza gidecek bir şeyler bulacaksınız bu filmde.
THE IMPOSSIBLE (KIYAMET GÜNÜ) - 2012
Film 2004 yılında Hint Okyanusu kıyılarını vuran ve onbinlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan Tsunami felaketini ve bu felakette hayata tutunmaya çalışan Amerikalı bir ailenin gerçek hikayesini anlatıyor.
Maria ve Henry üç çocuklarını da alıp Christmas tatilini geçirmek üzere Tayland'a gidiyorlar, yerleştikleri otel cennetten bir köşe adeta. İlk başta epey kıskanarak izliyorsunuz, tabii Tsunami'den sonra fikriniz değişiyor :)
Filmdeki Tsunami sahneleri inanılmaz gerçekçi, izlerken bu sahneleri nasıl çekmişler diye epeyce düşündürüyor insanı. Film daha sonrasında biraz ağır tempoda ilerliyor, hafiften sıkıcı olabilir. Yine de tsunami sahneleri için izlemeye değer.
TROUBLE WITH THE CURVE - 2012
Bu film maalesef Türkiye'de vizyona girmemiş, o yüzden orjinal ismini yazıyorum sadece. Biz online izledik, nasıl oluyorsa Türkçe dublajlıydı üstelik.
Çok sevdiğim filmlerden biri oldu, eğer action yerine hayattan kesitler anlatan filmleri tercih ediyorsanız siz de seversiniz. Özellikle Clint Eastwood'un son dönem filmleri bu tarzda oluyor ve ben zevkle izliyorum.
Konusuna bakınca klasik beyzbol filmi gibi geliyor ama aslında öyle değil. Kısaca bahsedecek olursam;
Gus çok tecrübeli bir beyzbol yetenek avcısıdır, çalıştığı kulüp için şehir şehir dolaşıp genç yetenekleri keşfetmektedir. Ancak artık yaşlanmıştır ve gözleriyle ilgili sorun yaşamaktadır. Kimseye farkettirmemeye çalışsa da yakın arkadaşı bunu farkeder ve kızını arayıp yardım ister. Kızıyla arasında iletişim problemi olan Gus bu durumdan pek hoşlanmaz. Ama kızının zoruyla yetenek avı için birlikte bir seyahate çıkarlar. Bu seyahat Gus'ın son şansıdır.
Çok keyifle izledik biz, güzel bir tat bırakan filmlerden bu da. Clint Eastwood müthiş, zaten huysuz aksi adam rollerine çok yakışıyor. Amy Adams ve Justin Timberlake de bence gayet iyiler. IMDB deki notunu dikkate almayın mutlaka izleyin.
SILVER LININGS PLAYBOOK (UMUT IŞIĞIM) - 2012
Bu film benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Hakkında çok iyi yorumlar duymuştum, hala da bakıyorum herkes pek beğenmiş. Ben acayip sıkıldım, uyumamak için zor dayandım. Sonunda bir şey olur belki diyerek izledim ama kesinlikle hiç ama hiç sevmedim.
Neden bu kadar beğenildi onu da anlamadım, sevenler neresini sevdiniz bana da bir anlatsanız, kendimi kötü hissediyorum :)
Konusunu merak ediyorsanız şöyle bişey;
Pat, akıl hastanesinden çıkıp ailesinin yanına yerleşiyor. Bipolar bozukluk teşhisi konmuş kendisine. Daha önceden öğretmen olduğunu anlıyoruz. Hastaneye yatma sebebi de kendisini aldatan karısı. Hastaneden çıktıktan sonra tek derdi karısıyla birlikte olmak. Film boyunca karısından bahsediyor. O sırada Tiffany adında bir kızla arkadaş oluyor. Aralarında bir dostluk kuruluyor.
Gördüğünüz gibi konusunda da çok net bişey yok, illa izliycem diyenlere bir sözüm yok. İzleyin belki seversiniz.
* Yazılarına yorum yapmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilemiyorum diyorsanız, şurada detaylı anlatımı bulabilirsiniz.
* Yazdığın yeni yazılar mail adresime gelsin diyorsanız, şuraya mail adresinizi girin, sonrasında bir onay maili gelecek (spam'e düşebilir) o maili onayladıktan sonra işlem tamamdır.
pi'nin yaşamı ve umut ışığım filmlerini izledim ben de.pi'nin yaşamı ile ilgili seninle hemfikir olsam da umutışığıma da bayıldım ben.neresini beğendiniz diye sormuşsun ya,ben robert de niro'ya ve chris tuck'a çok güldüm.klasik bir romantik komedi gibi gerçek olamayack kadar duygusal olmayışını sevdim.oyunculukları sevdim.ve akıl hastalıklarına hem gerçekçi hem de komik bakış açısını sevdim.
YanıtlaSilSilver Linings Playbook beni de hayal kırıklığına uğrattı. O kadar yüksek puan ve iyi eleştiriyi nasıl aldığını hiç anlamadım.
YanıtlaSilPi'nin Yaşamı'nı çok merak ediyorum. İlk sırayı almıştır.
YanıtlaSil