Hey Gidi Karadeniz...

Bayramdan önce gönderdiğim yazıda Bayram tatili için Doğu Karadeniz'e gideceğimizden bahsetmiştim, neler yaşadığımızı anlatmamak olmaz di mi;

Ayder Yaylasında eski bir yayla evi...

Çok sıkıntılı ve yorucu başlayan ama sonrasında o yorgunluğa değen bir tatil oldu bizim için. Şöyle ki; Cumartesi sabah 5'te yola çıktık ki trafiğe yakalanmadan biraz yol kat edelim diye, maalesef Türkiye'nin geri kalanı da bizim gibi düşünmüş olacak, 18 saatte Samsun'a varabildik ancak, normal şartlarda bu kadar saatte Gürcistan'a bile ulaşmak mümkün. Kabus gibiydi resmen, dolayısıyla bir şey öğrendik (geç oldu azıcık ama) Bayram tatillerinde kesinlikle arabayla bir yere gidilmez. Neyse ki Samsun'da bir tanıdıkta konaklayıp ertesi gün Rize'ye doğru yola çıktık da biraz dinlenmiş olduk.

Yolculuğun şokunu ve yorgunluğumuzu attıktan sonra keyifli günler başladı, bol bol gezdik, bol bol yedik. Hatta bir gün 3 öğün muhlama yedim (Bilmeyenler için Muhlama; tereyağı, mısır unu ve yöresel peynirle (tel peynir ya da kolot peyniri) yapılan bir nevi peynir fondü gibi bişey).

Kısıtlı zamanımız olduğu için en popüler yerleri görmekle yetindik, Ayder yaylasına çıktık, Fırtına Deresi'ni gördük, Uzungöl'e ve Sümela Manastırı'na gittik. Ama o kadar çok görülecek yer var ki aslında maalesef hepsini gezmek için epey zaman lazım. İnşallah bir daha ki sefere.

İzlenimlerim:

Ayder Yaylası; tamamen turistik bir yer olmuş, aşırı kalabalıktı ama yine de doğa o kadar muhteşem ki insan kendini kaybediyor etrafı seyrederken. Ayrıca ben Ayder Yaylasını çok daha büyük bir alan zannediyordum zannettiğimden küçükmüş, hatta burası değildir herhalde diye bir an tereddüt ettik.

Fırtına Deresi; Ayder'e çıkarken bazen sağınızda bazen solunuzda size eşlik ediyor, sanırım Ayder'e çıkmanın en güzel yanı da bu.

                                   

Uzungöl; Bence çok önemli bir özelliği yok, bir göl var, etrafında da yürüyüş yolları, oteller, moteller, restoranlar, pek ilginç değil yani biraz ticarileşmiş. Ama oraya gitmişken görmeden olmazdı.

Sümela Manastırı; Beni çok etkileyen yerlerden biri. Yalnız öncelikle, Sümela'ya giden yolda sağda Altındere Alabalık Tesisleri var, orada mutlaka alabalık, muhlama ve sütlaç yemelisiniz :) Karnınız doyunca yola devam, Sümela saat 18:00 de kapanıyor o yüzden erken gitmenizde yarar var. Biz maalesef yoğun sis dolayısıyla dışarıdan o meşhur görüntüyü göremedik, ama içi gerçekten çok etkileyici.

Sonuç olarak, yeşile doyduk, doğaya ve fotoğraf çekmeye doyduk :) İlk gün gördüğümüz her şeyin fotoğrafını çekiyorduk, aaa ne güzel nehir, aaa ne güzel dağ diyerek :) 1-2 gün sonra o kadar çok doğal güzellik görmüştük ki makinayı çıkarmaya üşenir oldum.

Gitmeyenler mutlaka bir kez gidip görmeli, arabayla gitmek gibi bir hata yaparsanız eğer, dönüşte Rize'den çay ve kolot peyniri, Osmancık'tan ve Tosya'dan pirinç, Giresun'dan fındık almayı ihmal etmeyin :)